EYLULEKIM2025 Dr. Zeki Hozer
UrlaDam
Urla, eski İyon kentlerinden Klazomenai'nin sınırları içindedir ve antik dönem sonrası Bizans İmparatorluğu zamanında Bryela yani Tanrının Kadını (Meryemana) ismi ile anılmıştır. Yüksek olasılıkla , zamanla bir sessiz harf transpozisyonu ile Bryela, Vourla'ya dönüşmüş olsa gerek. Eski Yunanca Vourla, sazlık demek.. Roma İmparatorları Antonius Pius ve Marcus Aurelius zamanda yaşayan gezgin Pausanius, Urla'nın eskiden bu yana özellikle ürettiği zeytinyağı ile ünlü olduğunu yazar. Nitekim arkeolojik çalışmalar da büyük ölçekli yağ üretiminin yapıldığı zeytinyağı işliklerini ortaya çıkarmıştır. Neredeyse çağının fabrikası sayılabilecek boyutlarında farklı fonksiyonlara sahip kayaya oyulmuş onlarca devasa çukurlar, dünyada zeytinyağı işlemeciliğinin endüstriyel halde yapılmasının ilk kez Urlalılarca gerçekleştirildiğini kanıtlamakta.. Urla hep başta zeytin ve üzüm olmak üzere tarımsal üretimle bilinirliğini devam ettirmiş, günümüzde de coğrafi işaret haritasına kaydedilmiş, daha hasat edildiğinde hiçbir işleme maruz bırakılmadan yenebilecek haldeki Urla hurma zeytini, Urlakarası üzümü, Nohutalan kavunu, kınalı bamyası, sakız enginarı, radika ve şevketi bostan gibi otları ile Urla fauna ve florası dikkat çekmeye devam etmiş... Süreç içinde yöre insanı Can Ortabaş gibi ideal, tutku ve vizyonları ile bağ alanlarını, global ölçekte tarımsal endüstriyel plantasyonlarına dönüştürüp, Urla tarihine ve bölgesel kimliğine saygının ve sürdürülebilir tarımsal ekonominin örneklerini hayata geçiren ya da Ercan Kesal gibi Urla'ya yeni yerleşen ancak tüm kültürel birikimlerini ve profesyonel uğraşlarından elde ettiği gelirleri, kente yönlendirip sanat merkezleri inşa eden ilham verici insanların çalışmalarına tanık olmaya başladık. Ercan Kesal, Nevşehir Avanos doğumlu. Ege Üniversitesi Tıp Fakültesi’ni 1984 yılında bitirmiş. Hekim olarak çalışırken, Nuri Bilge Ceylan'ın 2002 yılında çektiği ve Cannes Film Festivali’nde büyük ödülü kazanan 'Uzak' filmi ile oyunculuğa başlamış. Yine aynı yönetmenin 'Bir Zamanlar Anadolu' filminin senaryosunu kaleme almış ve Asia Pacific Screen Awards'ın en iyi senaryo listesinde yer almış. Günümüze kadar film ve dizi çalışmaları devam ederken, Peri Gazozu, Nasipse Adayız, Cin Aynası, Bozkırda Bir Gece, Evvel Zaman ve Cebimde Ekmek Kırıntıları isimli kitaplarını yayınlamış. Nazan Kesal da bir sanatçı. Oyuncu ve yönetmen. Manisa doğumlu olan sanatçı, Dokuz Eylül Üniversitesi Güzel Sanatlar Fakültesi Tiyatro/Oyunculuk bölümünden mezun. Beykent Üniversitesi’nde Sinema ve TV yüksek lisansını tamamlayan Nazan Kesal, uzun yıllar Diyarbakır Devlet Tiyatroları’nda oyuncu ve yönetmen olarak çalışmış. Sonrasında Bursa Devlet Tiyatroları, Tiyatro İstanbul ve Ankara Sanatevi kadrosunda yer almış. Son yıllarda, Şebnem İşigüzel’in yazdığı ve İranlı kadın şair Füruğ Ferruhzad'ın sıra dışı hayatının anlatıldığı, tek kişilik oyun olan 'Yaralarım Aşktandır' ile gündemde. Kesal çifti, Urla'da sanat adına muazzam bir iş yapmışlar. Bir damı restore ederek kültür merkezine dönüştürmüşler. Ercan Kesal, Urladam ile ilgili olarak 'Derdim hiçbir zaman ticari bir mekan açmak olmadı. Yer aldığı tarihsel coğrafyanın kodlarından uzaklaşmadan, o arka planın hafızasını bugüne taşıyacak sanatsal eğitim ve üretimin ortaya konacağı bir okul düşledim. Hem sanatsal bir ürünü izlemenin hazzını hem de bir sanat üretimine katkıda bulunmanın eşsiz mutluluğunu hedefledik... Sanatın klasik, modern, post modern tüm türlerini kapsayacak ve sunacak mekanlara sahip, her yaştan insanı hedefe alan, tiyatro, sinema, plastik sanatlar, müzik, atölyeler, gastronomi odakları ve konaklama mekanları ile bir kültür kampüsü yapmak için yola çıktım'' diyor. Doğrusu hayallerini gerçeğe dönüştürmüş. Urladam'da bir tarafında yazar Ahmet Ümit'in sonu görünmeyen imza kuyruğuna şahit olurken, Devrim Erbil ve Erol Evgin'in birlikte açtığı resim sergisini gezebiliyor, yan salonda Thomas Mann'ın 'deneysel cesaret anlamında Ulysses'ten aşağı kalmayan bir yapıt' olarak nitelediği Hemann Hesse'nin Bozkır Kurdu üzerine yapılan bir söyleşiyi takip edebiliyor, amfi tiyatrosunda Shakespeare'in ünlü eseri Macbeth'i izleyebiliyorsunuz. Yan salonda zeytinyağı tadım ve felsefesi sunumuna bir göz atıp, Allegro yaylı çalgılar beşlisinin konserine geçebiliyorsunuz. Başka bir salonda, meraklı bir kitle, ünlü yönetmen Leos Carax'ın, başrollerinde Juliette Binoche ve Denis Lavant'ın olduğu Köprü Üstü Aşıkları filminin çözümlemesini dinlerken, yandaki gişede Cem Adrian hayranları, 3 Ağustos gecesi gerçekleşecek konser için bilet alma kuyruğuna giriyorlardı. Kısaca damda müzik, damda tiyatro, damda söyleşi, damda sanat ve kültüre dair herşey... Keşke bunu zincir haline getirseler ve bir de İzmirDam’ı kursalar, ne güzel olurdu. Ercan Kesal, bir sezonda 60 bin sanatseverin etkinliklere katıldığını söyledi. Nasıl bir ülkenin bekası için evrensel hukuk kuralları, demokrasi, insanı kalkınma indeksi ve vatandaşların sosyal refah düzeyi olmazsa olmaz kriterler ise kentler için de kültür üreten merkezler aynı işlevi görür. Yaşadıkları kente, küresel ölçekte artı değer kazandıranlara selam olsun…
E-DERGİ İzmir Life şimdi internette.
Tıklayın, okuyun...
Eylül/Ekim 2025 sayısında neler vardı göz atın!
AYIN MEKANLARI GÜL KEBAP

İşte istisna mekânlardan biridir Gül Kebap... Kuruluş tarihi 1949. Gül Kebap’ın özelliği sadece “iyi köfte” yapıyor olması değil. Gül Kebap yetmiş altı yıldır aynı yerde ve dördüncü kuşağın yönetiminde. “Sefer tası” misali üç katlı daracık mekânında müdavimlerinin vazgeçemediği adres. Hayranlık uyandıracak bir çaba değil midir bu? İşini, kalitesini koruyarak yapan tam bir aile işletmesi… Kurucu Mehmet Ali Gülgeze, Girit’in üçüncü büyük şehri Resmo’dan İzmir’e göçle gelmiş. Çanakkale’de savaşmış. Bayrağı, ikinci kuşak oğulları Mustafa ve Muhsin Gülgeze devralmış… Ardından torun Hüsnü Gülgeze. Ve bugün dördüncü kuşak Hüsnü’nün oğlu Burak Muhsin işin başında. “Bir Kemeraltı klasiği” olarak Gül Kebap, esnaf lokantası köfteciliğini ilk günden bugüne değişmeyen formül ve sunum geleneğiyle tavizsiz sürdürüyor.

FİLİBELİ HAN

Filibeli Han Eski İzmirlilerin hatıralarındaki Şükran Oteli, özenli bir yenileme süreci sonrasında sahiplerinin soyadını alan "Filibeli Han" Kemeraltı Çarşısı'nın yeni cazibe merkezi olarak hizmete açıldı. Günümüz ihtiyaçlarına uygun yiyecek içecek mekanlarının yer aldığı Filibeli Han'ın üst katı da keşke çeşitli el sanatları üretiminin yapıldığı atölyelere açılsa... Bizim dikkatimizden kaçmış olabilir ama binanın kısa bir tarihinin yabancı dilleri de kapsayacak şekilde bir köşede yer alması çok doğru olurdu diye düşünüyoruz.

BOŞNAKYA

Boşnakya Filibeli Han'ın yan sokağa açılan çıkışında sevimli olduğu kadar lezzetli ürünler sunan "Boşnakya" isimli bir mekan var. Kıymalı Boşnak böreği, peynirli, patatesli ve patlıcanlı börekler, yaprak sarma ve haşhaşlı börek gibi lezzetlerin ağız sulandırdığı mekanda demli bir çay veya reyhan şerbeti yanında poğaçalar ve harika tatlılar deneyebilirsiniz.Antakya'nın çıtır kabak ve kömbesi, bougatsa Selanik tatlısı, medovik Rus pastası, triliçe tatlıları sizi bekliyor. Cuma günleri menüye mantı da ekleniyor. Boşnakya'ya uğramayı ihmal etmeyin.